Bir zırvalık manifestosu yazmak bile gıdımcık bir akıl gerektirir. Benim canım tereyağı akışkanlığında akıllı canımcık insanım. Ne bilge ve cesursun sen!
Öncelikle bir grup insan üzerinde yapıldığından son derece şüphe duyduğumu söylemem gereken bir deney yapılmış.
Deneyde yağlı saçları ve kuru dudakları olan deneklerle yağlı elleri ve kuru ayakları olan denekler alınmış. (Belki Rus pazarından almışlardır, bilmiyorum. Ama orada her şeyin azıcık toptanı daha ucuz, onu biliyorum).
Daha sonra deneklere hububat diyeti verilmiş ve gün boyu masal dinletilmiş. Bir gruba da öylesine müzik dinletilmiş.
Şahsen kontrol grubu nedir bilmiyorum ve bilmek de istemiyorum. Hayır üzerinde hiçbir şey yapmadığın, yapamayacağın, “Yaparsam Allah belâmı versin!” diye yemin edeceğin bir grubu zaten niye tutarsın?
Sonra asistanlardan birine telefon gelmiş, eve uydu takmaya geliyorlarmış da evle niye ilgilenmiyormuş. “Anne nasıl geleyim, çalışıyorum, biliyorsun..” demiş asistan, annesi de “ Oğlum ben size yıllarca saçımı süpürge etmedim mi? Bir dizi keyfim var zaten Desperet Havuzvayfı” kaçırıyorum şu kadarcık da mı değerim yok! Böhüüüğ!” diye ağlayınca birinci asistan ikinci asistana yerine bakmasını söylemiş. Öteki “ Peki!” demiş ama aslında hiç oralı değil. (Bence muhtemelen İneboluluymuş. İnebolulu hemşehrilerim kızmasın, iyisi var, kötüsü var…)
Eve varınca bir de ne görsün, uyducu yarın gelecekmiş. Neyse bizimki gönül rahatlığıyla odasına döndüğünde bir de ne görsün?
Nişanlısı odasına gelmiş, çekirdek çitleyip deneklerle gır gır geçmiyor mu?
Bunun üzerine hububuat diyetinin saklı ve yağlı saçlı bireylerdeki karaciğer düzeylerine etkisi konusunun araştırılması yarıda kalmış.
Hoca kürsüye gelince çok kızmış, “Madem hoca benim! Üç kulhü bir elham okuyayım da, şer şerbetler şekirdeksinler!” demiş.
Ben İnebolulunun yalancısıyım. Ona ne mi olmuş? O o gün Call Of Duty’i ellinci defadır bitirmenin sonsuz hazzıyla evine gitmiş.
Daha benden ne istiyorsunuz kardeşim? Tarksak “tarktı!” diyorsunuz, Tarkanlara kızmıyorsunuz. Ahanda size Tarkansız akransız bi şeyler, dinleyin. Misafir umduğunu değil…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder