Masalara kulp takmaları lâzım… Yani neresinden tutup taşıyacağız, kardeşim bu masaları biz? Masa taşımak mecburiyetinde miyiz? Veya her masa isteyene bir kulp mu yetiştireceğiz? Bunlar mühim mevzular.
Çünkü bizden önce yoktular. Bizden önce hiç kimse kulplu masa derdine düşmemişti. Kulplu masayı gündeme biz getirdik. Kulbun bir masanın hayatında ne kadar önemli olduğunu gördük. Biz kulplu masa, kulpsuz masa ayırımı yapmadık.
Biz ayrıca masalara dirsek dayanmasını yasaklamayı düşünüyoruz! Bundan sonra masalara asla kimsenin dirseğinin altında ezilemeyecek!
Fesfudlarda hizmet veren masalarımızın ayaklarına masaj yapacağız! Masaj yapmaları için özel marangoz kadrosu tahsis edeceğiz!
Yahu otobüste giderken nasıl uykum geliyor, anlatamam… Kılık kıyafetimizde standarda aykırı ya… Canım muhafız halkım kıl oluyor. Bıyık , bıyık değil, sakal yok… Yüz desen şoparik esmer, yanaklar günahın kirinden gölgeli… Şöyle nurlu, buzlu, şerbetli bir tebessüm bile yok suratta, düpedüz meymenetsiz!
Bir de unutkanlık var serde. Kitaba dalmışım ilk seferinde. Kızların kıyafetlerini almayı unutmuşum iyi mi? Nedense illüminati- mason bağlantısına gelince kitapta aklıma geldi, kıyafetler, o sırada otobüs de gelmesin mi? Kitap da Eco emmimin son kitabı, “Prag Mezarlığı”. Gören ablaların, bilhassa modern ablaların iğrenesi geliyor. Ya düşünsene elinde bir gavur mezarlığı kitabı! Kim bilir içinde ne fitne ne fesat, ne gergedan ne gergenefon ne zerde güllükleri, tarifleri vardır?
E şimdi adama ben “ Bir koşu kızların kıyafetlerini kapıp geleyim!” diyemem ki… Neyse gittik, kimseyi yenmedik ama döndük. Gene kitap gene bekleme.
Dolayısıyla tatlı bir uyku hali, masayı aldıktan sonra sardı beni. Hem nasıl sarma! Mis gibi zeytinyağlı! Rüya mı gördüm, bilmem al yanaklı, çağla bıyıklı, cengaver bakışlı, kahraman mı kahraman bir amca bir benim masaya bir de kendi asmasına bakıp başladı nasihate…
Masayla ne yapılır, ne yapılmaz. Masanın buğulaması mı kızartması mı?
Bıyığı şekilsiz adamın masasında, şerbet içilmesi caiz midir, haiz midir? Bir adamın zaten bıyığı bozuksa elbette her şeyi bozuktur, bundan nasıl şüphe olunur?! Velhasıl masa tam kafama inerken gözlerimi açtım ki durağa gelmişiz. Olay budur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder