http://www.1v1y.com

10 Kasım 2018 Cumartesi

İnsaf Genomeni



Tibitırda  Neredeyse oko bon yoz yormo takipçim var .

Rakamı şişiriyormuşum gibi gelebilir ama öyle değil. Bildiğiniz genomenim ben.

Ayriyetten… Bazı takipçilerimin on binlerce hatta yüz binlerce takipçisi var.   Şimdi merak ediyorum: Sizin gibi ortadirek tibitır ahalisinin, benim gibi işporta bir tibıtır genomenini izlemeniz doğal. Peh! Ama yüz binlerce insanın “ Acaba bu gün ne dedi?” diyerek merakla beklediği, ağzının içinde düşmek için fırsat kolladığı fenomenlerin beni takip etmesinde ne gibi bir  hikmet olabilir?

Hepinizi kıskançlıktan çatlatan takipçilerim, belli bir sayıya ulaşınca ben de  guruluğumu ilân edeceğim işşallah!

Bu arada haberlerde duydum, palamut, yerini hamsiye  bırakmış. Muhabir vatandaşa soruyor: “Çinekop alır mısınız?” diye. Tabii canım zaten  çinekop kadar mübarek balık var mı? Abi bu balık kültürü nedir ya? Balıklar da Çinliler gibi aralarındaki tek fark kiloları.

Kitap fuarı da varmış. Yayıncılar kitap basamamaktan şikâyet ediyorlar. Bir de yayıncılar devletten KDV iadelerini bekliyorlarmış. Ayt ne sıkıcı işlere daldım ben ya! Anam! Trump Abi CNN muhabirini azarlamış. Komik bir şeyler yazacağım amma yemin osun kendimi tescilli salak gibi hissediyorum. Neyse… Mudi Garibistanlı âşıklara kulak verelim:

Bu arada.. Bize kötülükle, aptallıkla mizah yoluyla mücadele edecek bir uygarlık miras bırakan ULU TÜRK ATATÜRK’ü sevgiyle hasretle analım mı?

-          Esselamualeykum Ya Rubeyba’m!
-          Ve aleykumesselam Ya  Ammar!
-          Ruhulzübeybam, helâl şarap aldım sana!
-          Ay sahi mi nasıl?
-          Bizim şeyh rüyasında bir çeşme görmüş…
-          Eeee?
-          Onun şeyi de çeşmeye okumuş.
-          Sonra ?
-          Çeşmeden cennet şarabı akmağa başlamış.
-          Ay ne güzel?
-          Hakikaten çok güzel! “Ama sadece bu markadan alın! Diğerleri o kadar helâl değil!” dediler…
-          Çok şey ettim aşkım!

Kanserkaptı Çöreği İlmihali




Bugün yanıma kitap almamışım. Hayır yazdığım kitabın dosyası da evde kaldı!

Nal kadar ( yani aslında midilli nalı kadar)  taşınr belleğim var. “ Madem taşınır, ne diye taşımıyorsun?” diye soran ilk müşterimize öpücük! ( İnşallah sakallı biri denk gelmez…)

Bugün aklıma iki espri geldi:
İlkini arz ediyorum:
Ortopedi uzmanı arkadaşım: “Bundan sonra sana merdiven yasak!” dedi ama  ben ona “Yürüyen merdiven de yasak mı?” diye  sormayı unuttum.
İkincisini arz ediyorum:
Oğlanı beklemek için bildiğim kafeye gidiyorum, yolsa merdivene rastladım.
“ Hayırdır? Avameden ayrılmışsın..” dedim o da
“ Hep aynı yerde yürümekten bıktım!” dedi.

Atıştırmalıklara dikkat etmek lâzım. Bombayı da atıyorsun, patlıyor. Nereye, ne attığını bilmiyorsan dikkatli olacaksın.

Kapalı yerde sigara içen ağabeylerin hayvanlık yüzdesi, evrim biyologları tarafından bence araştırılmalı. Sigara içmenin hangi hayvan türünün devamına yardım ettiğini merak ettiğim için acaba ben bir foşik miyim? Eh yarma Türkçeli boktan seçmeli kenar mahalle jargonu bizi çağırıyor dostum! Yeah!

Şu anda kafenin katlanır tavanını açtılar da  içeride sigaradan nasıl boğulduğumuzu nihayet anladık.  Kızıyorum ama bunlara! Kardeşim adam bizi kanser etmek için o kadar çekiyor! Azıcık emeğe saygınız olsun! Dea mi?

Neyse … Şimcik… Mudi Garibistan’ın en sevilen çiftine geri dönelim mi? Oh yeah!

-        Esselamu aleykum ya Rubeyba!
-        Ve aleykumesselam Ya Ammar!
-        Bugün immaın yanına gittim.
-        Niye imamın yanına gittin ki?  Parasını verseydin, o sana  gelseydi?
-        Cemaatle namaz kılalım diye gittim.
-        Canım, parasını vereydin, cemaat sana geleydi!
-        Aaaa! Doğru söylüyorsun ruhubeytül gulcebüteytül zevacem!
-        Ay gene ne güzel dedin Ya Ammar! Senin şu Arapçan ruhumu ttiretiyor, biliyor musun?
-        Vallaha mı?
-        Vallaha!

tarkmayan, sarkmayan şarkılar dizisine devam ediyoruz.

Agnes Obel Abla  çok hojdur... Dinleyek mi?




Topak Topak Uçurtma



Bugün bereketli günümdeyim. Şöyle arz edeyim:
Oğlanı tekvandoya bıraktım, yani bir nevi başımdan attım. Tepinsin, dursun sıpa! Zaten kaç gündür başımın etini yiyip duruyordu.

Ayriyetten arkada Pink Floyd dinliyorum. Sanırsın her gün Pink Floyd dinliyorum. Bildiğim iki parçaları var dönüp dönüp onları dinlerim. Ayyyy! Ne kaka şeyler söyledim ben böyle! “Pink” ney?
Bir şeyi çok merak ediyorum: Meselâ popüler ilâhi grupları falan yok mu? Böyle uzun saçlarla gitarlarla falan sahneye çıkıp kafalarını sallayarak ilâhiler falan söyleseler:

“ Hey muhterem!
Sen de mi yolunu kaybettin?
Bu bizim yolumuz!
Her gün cihat ediyoruz!
Cihatlı salatalık çok leziz olur!
 Bir de bombayla doldurdun muydu..
Ohhh yeaaaah!”
Lan şaka maka bayağı “cihat-rock” yaptım ha!
Düşünsene “  Ben niye varım Rabb’im?!” falan diye rock yapıyormuş oğlanın biri…

[ Kızlar da yapar da  artık şarkı sözü olarak ne söyler bilemem. Misal:

(“Türbanım çok caiz bebeğim!
Bana bakmamalısın!
Bak bir çarşaf geçiyor oradan
Ne nurlu bir siyah!
Türbanıma bakmamalısın bebeğim!
O senin boyunu aşar! Yeah!”)]

Oğlanın   babası akşam kulağından  tutup “  O kadar cumaya gittin, daha öğrenemedin mi zepevenk?” diye dövüyormuş oğlanı.

-        Esselamualeykum Rubeyba’m!
-        Ve aleykumesselam Ya Ammar!
-        Bugün yeni bir türban gördüm, görsen, dibin düşer kız!
-        Ay sana ne oldu Ya Ammar? Şeyler gibi konuşuyorsun..
-        Neyler gibi konuşuyorum Ruhbuletül muveyentülkülebuytum?
-        Yeni hani şu bir tarafları kırık adamlar gibi…
-        Ay ne yapayım şekerim? Bugün Avameye gittim. Nisa-tül mütesettererriandan bir taife zuhur etti. Yanımda yeni türban modasından o kadar çok konuştular ki…
-        Sen çok tesir altında kalmışsın, pehlivanım, Ya AmmaR’ım!
-        Öyle deme kız! Biz daha nikâh şey etmedik… Babam “Evlenmeden ellettirme!” dedi.
-        Ay komşular! Koşuuun! Pehlivanıma bir şeyler olmuş! Cidde’nin ayısı,  Taifi’in dayısı Ammar’ıma neler olmuş?!
-        Neler olmuş?
-        Sen iyice kafayı yedin Ya Ammar’ım! Amanııın!
-        Öyle deme! Lelylülihsanın gücüne gider.
-        Komşular! Yetişin komşular!

Tarkmayan, sarkmayan şarkılarımızla sizlerleyiz, komşular!
(Chester Beddington'a saygılarımızla...)

Mercimek Lüleli Yarim




Mercimek alayım dedim, demez olaydım. Çünkü aslında nohut alacaktım. Ama mercimek çorbasıyla nohutlu pilâv arasında kaldım.
Mercimeğimiz Kanada’dan geliyormuş. Yahu misafir hayvan! Nasıl yiyelim  şimdi bunu? Aslında onu alıp gezdirmek falan lazım ama  bu günlerde cepte para yok. Cepte para olmayınca insan rahat oluyor.

Nasıl rahat oluyor? Yahu böyle insan sanki bir “hafifliyor”!  Kapitalist düzenin menivelaist jargonundan gelen o yoğun tüketim kompleksini sanki yaşanmışlıkların verdiği o engin deneyimlerle şıp diye aşıyorsunuz.

Aslında mercimek de nohut da beyin açar. Ama fazla açmasınlar diye yanına pilav yapılıyor misal.
Kafa dediğin nedir ki? Omuzların üstünde bir fazlalık! Bazısı bana “kafasız” diye hakaret ediyor. Ulan sanki sende var da ne işe yarıyor? Sanırsın Allah’ın günü atomu parçalıyor.
Aslında  atom dediğin nedir ki? Biz her gün kahvede neler parçalamıyoruz ki?
Misal… Bizim dahi Kadir bir gün: “Ne demeğe öyle sap gibi dikiliyorsunuz lan?” diye sordu.  Gene bir 10 Kasımdı galiba…

Yaklaşık bir dakika cevap vermeyince alındı, seninki.

“ Beni adamdan saymıyor musunuz lan?” diye  sorunca: “ Sen hele öl de bakalım senin içinde bir dakika sap gibi dikiliyor muyuz be Kadir!” dedik, mosmor oldu. Ha bir de millet buna bir tarafıyla gülüyor, deli meli sanıyor da  bizimkisi dondurmacıoğulları imparatorluğunun padişahı olduğu günden beri fesle dolaşıyor.
Manyak bir değil ki birader!

-        Esselamualeykum Rubeyba!
-        Ve aleykumesselam Ya Ammar!
-        Günün nasıl geçiyor gulguleytül bülbüleyl-i mücverim?
-        Ay nasıl geçsin habibim? Yolda gidiyorum, bir de ne göreyim her yerde sirenler falan! Dedim herhalde tavan karpuzu var!
-        Tavan karpuzu ne rubrubetül nurgüleylim?
-        Ay Amma! Konuşma öyle Arapça ya! Çok seksi oluyorsun…
-        Amannn Rubeyba! Öyle şeyler söyleme! İçim bir hoş oluyor. Ama merak ettim yahu “tavan karpuzu “ ne?  Canın tavan karpuzu aş erdiyse söyle evin tavanını karpuzlarla kaplayayım!
-        Ay öyle değil, çılgın şey! Hani böyle tavandan bir şeyler düşer ya. Bomba falan gibi..
-        Haaa!  “Hava taaruzu” olmasın o?
-        Bak gene yaptın!
-        Ne yaptım?
-        Arapça bir şeyler dedin…
-        Sen iste seni Arapçayla tartayım Rubeyba’m!
-        Oh Ya Ammar! Nasıl yaramaz bir şeysin sen öyle? Hihihihihi!


Biraz da tarkmayan, sarkmayan şarkılar falan dinlemeğe ne dersiniz?

7 Kasım 2018 Çarşamba

Profiterollü Sehpa



Fındıkçı fındıkçı…
Fındık kırar fındıkçı.
Fındık para etmiyormuş. Fındık zaten para etmez. Adı üstünde fındık bu. Para etseydi adına para denirdi. Fındık bir gün markete gitmiş. Market reklam olmasın diye “Sen türbana girsene!” demiş. Fındık bakmış olacak gibi değil oradan bir gazoz açacağı almış.
Kasiyer sormuş: “Yahu gazoz açacağını ne yapacaksın?” diye
O da “Ya ne alsaydım?” Demiş.
Meğer o gün gazoz açacağı indirimdeymiş.
Kasiyer türban alıp almayacağını sormuş.
Fındıktan ses seda çıkmamış.
Meğer o gün fındık kırıcılarında da indirim yok muymuş?
Bir başka mikrofesat masalında buluşmak üzere…

-        Esselamualeykum ya Rubeyba!
-        Vealeykumesselam Ya Ammar! Oh ne güzel Arap aksanlı selam veriyorsun! Gören seni Ciddeli sanır!
-        Yapma ya! Ben Medineli sanırlar diyordum ama..
-        Olur mu? Cidde’nin “muhteremleri” müthiştir!
-        “Müthiş” derken?
-        Yani kıraatleri diyorum canım… Öyle müthiş kıraat ederler ki şöyle baştan sona… Aaaah ah1
-        Hop hop! Kıskanıyorum ama… Bunlar nasıl laflar Rubeyba’m?
-        Kıskanma Ya Ammar! Sen de öğrenirsin öyle konuşmayı..
-        Öğrenebilir miyim dersin?
-         Tabii canım!


4 Kasım 2018 Pazar

Sakızlı Sake


Sakız endüstrisinin içinde bulunduğu bir takım faiz kobilerinden mülhem gelinen noktada biz, alınabilecek her türlü gönyeyle durumu idare ediyoruz.

Hatta geçen gün mahallemizin bakkalı Hayri Abi’nin üstünden çıkan intihar notunda  “Allah’ın izni peygamberin kavliyle enflasyonun düşeceği” yazıyordu.

Bu arada Ömer Abi’nin camlarını kimin kırdığını da bulduk. Tuncaymış. Ulan sen manavsın neden cam kırarsın?

Naylon leğenciden toptan bir kamyon mal alıp da enflasyonla mücadele için götürüp  sahilde  yaktık arkadaşlarla. Domates üreticilerinin de sorunlarını dinledik, bayağı bir güldük bu arada. Yahu ben her gün marketten rahatça domates buluyorum! Sen ne demeye tozun toprağın içinde debelenip domates yetiştireceğim diye uğraşıyon ki? Kendine başka bir hobi bul lardeşim!
-        
      Esselamualeykum ya Rubeyba!
-        Ve aleykumesselam ya Ammar!
-        Ruhül mütevellimin gülgületüy muvahhiyesi habibim!
-        Ay ne güzel Arapça şey ediyorsun Ammar! İçim mayhoş oldu.
-        Mayhoş mu oldun aşkımın mukaddes elması?
-        Ay öyle deme Ammar! Çok ayıp!
-        Kız o kadar setrenin içindesin ayıbı nereden bulacağız?
-        Sus kız Ammar! Ay ne fenasın sen!
-        Sen benim enflasyonla mücadele  kahramanımsın Rubeyba.
-        Oh my Ammar!

23 Ekim 2018 Salı

Gulguleli Nohut



  kapıyı bezirgânbaşı, bezirgânbaşı!
Kapı hakkı ne istersin?

Vallahi ne bileyim hacım?  Aramızda üçün beşin lâfı olmaz. Yoksa olur mu? Vallahi kesin bir şey diyemiyorum şahsen ama olursa olur. Olmazsa da hayırlısı olsun.

Olmaz diyemiyorum. Olmaz diyenlerin içindeki jargonun jambonunda  vukuu bulan eşsiz nükleer  defraksiyonların demetinden demlenmiş şeyini şey ediyorum, sevdiceğim.

Asrın aşkına geri dönüş!

-        Ya Ammar!
-        Efendim Rubeyba!
-        Ne zamandır, yoktun, yoksa beni unuttun mu?
-        Yok unutmadım da..
-        Eee o zaman?
-        Ruhumun ya habibesi! Sen evlenmedin mi? Bu bebeler neyin nesi?
-        Onlar benim yengemin bebeleri…
-        O zaman hurrriyatül memalik!
-        Ay gene içimi cız bız ettin seni çılgın bedevi!

Şöyle güzel bir şarkı dinleyelim