http://www.1v1y.com

19 Aralık 2011 Pazartesi

Kıymalı Pidenin Esrarı

Kıymalı pide söylemek lazım ki  tasavvufla yakınlaşalım. Herkes iyi bilir ki kıymalı pide kültürünün temeli Hz. Mevlâna’ya dayanır.
Nerede bir kıymalı görsen orada bir semazen dönüyor olacak! Ayranı da yanında!

Aslında kıymalı pide bizim devrimizin icadıdır! Onu halkla barıştıran biziz! Bizden önce kıymalı pideler sema etmezdi! Kıymalı pidelere bizden önce  edilen eziyetler çoktu!
Semâyı dört harfli bir kadın adı olmaktan çıkardık! Mevlâna’ya dönmeyi biz öğrettik ama öğrenemedi bir türlü!
Aslında  Mevlâna’ya da gıcığız ya neyse… Ne o öyle beyaz etekli şeylerle dönmek mönmek? Karı mısınız siz kardeşim?
Aslında Mevlâna’ya pideyi de biz öğrettik. Katsayıyı kaldırdık, böylece herkesin, her kesimin kıymalı pide yemesini sağladık!
Kıyma da bizim icadımızdır! Fırını da biz bulduk! Bizden önce fırın mırın yoktu!

Bazen insanın içi geçer ya… Hani bir kır düğününde gelini kaçırmak istersin. Hani gelinin akrabaları değil ama damadın akrabaları, molozdan hallice adamlardır.
Hani bazen metroda uykun gelir, uyuyamazsın. Hayalden hayale savrulur,  durulamazsın… İşte Neclâ ben seni öyle seviyorum! Ben sevdim mi malak gibi severim!

Hatta bazen metrolarda böyle kırk yıllık metro binicisi gibi oturanlar olur! “Ne de olsa Angellıyık biz!” Metroya binmek bir zanaattir! Elinde bedava belediye bülteni olacak! O yoksa mutlaka “fotomaç”, “otokaç” gibi abizuttin bir mürekkep yalabığı olacak. Belediye bülteninin en mühim hususiyeti, beleş olması. Ama nasıl mühim bir edayla okunduğuna inanamazsınız! “Vay be! Kale  turistik bir merkez olacakmış! Gördün mü Hayrettin?!” Aslında eskiden Ankara’da kale de yoktu! O da belediyenin icadı! İnanmazsan taksiciye sor!

Mümkünse fazla kafa yoracak, hele bademoğulları familyasını rahatsız edecek cinsten  kitap falan taşıma!  Elimde Eco Emmi’nin son kitabı vardı:  “Prag Mezarlığı”, mutlaka okumuşsunuzdur, ben hep sona kalırım; Allahım, nasıl rahatsız ettim cemcemi! Öyle ya! Karacaahmet falan dururken Prag Kabristanı ne oluyor? “Gâvur musun muhterem sen?” Derhal o mübarek nazarlarıyla seni mimlerler!
Sen daha ne olduğunu anlamadan Cennet kapısındaki adisyonun hazırlanmıştır!

Kaktüslerimizi sorarsanız, iyiler, ellerinizden öperler. Bizim iki numara, sulaya sulaya boğmazsa yaşayacaklar…
Kıyamadım kıymalıya otuzdan
Sinemada yer bulmuşum dokuzdan! Hobaaa! Lililili tıy tıy tıy tıy! Vıy vıy vıy vıy! Öhöhörk!

Tarkmayan, sarkmayan bie şeyler  dinle de kalp damar sistemin korunsun!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder