Bu arada nedense hep bozulan cihazların içine para kaçıyor. Ufacık bir musluk için neredeyse iki yüz lira vereceğiz.
Elbette bataryalarımız altın suyuna, ne sanmıştınız?
Biz ki kevaleleri ( o ne lan?) ipekten, bukuleleri ( iyice sapıttın Osman!) satenden, donları peşiman, katta katar katartikalı bir sülâleyiz. Biz çişimizi yapınca atmıyoruz. Kovalara doldurup kaynatınca petrol elde ediyoruz! O bakımdan musluklarımızı altın suyuna yatırmamız boşuna değil. Hatta şöyle söyleyeyim biz çamaşır suyu dahi kullanmıyoruz!
Ama bu bahsettiğim musluk, doldurma musluğu. Açınca, “Sen aslansın be abi! Pardon kanaryasın! Var mı senin gibisi? Yakşır abime!” diyor. Ayrıca sıkıp az daha para bayılırsanız, bunun İngilizce’sini , Almanca’sını ve hatta Malayca’sını bile söylüyor! Ama Malezya’nın resmî dili İngilizce olduğundan tercihli olarak Malay İngilizcesiyle de söyletebiliyorsunuz.
Gene güneş batıyor, insan hüzünleniyor. Makinenin servisi gelmedi, kombinin geldi, penciler burada… Tamam? Başka?
Öpülesi çitlenbik- tikky yanaklı bal böceklerim benim!
Kapının önüne kartonları bıraktım, bahçede parkta yakar, ateşin başında “ Nereye gider bu dağlaırn yolu anam anam!” tarzı bir Tarkan şarkısıyla kendinizden geçersiniz ama… Şimdiki ikramımız bu değil…
Dinleyin bakalım.
DEPECHE MODE - FREE LOVE ile noriko75
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder