http://www.1v1y.com

10 Haziran 2016 Cuma

Salak Solak Gimnazyum


 İngiltere’de  Zingilizlerin egemenliğine karşıyım aga! Neden Kürtler  gözerk gölge kuramıyorlar Kondıra’da?. İngiltere’de bir tek  Zingilizler mi var? Ayol şahsen ben gümrükten geçerken şöyle bir bokoid spaz geçiriyorum. Ya imigrasyon  böreklisi benim tipime takarsa bütün vizemi iptal edip bütünlemeye yollarsa diye içten içe tıçıyorum.

Halbusam insanın insanı sevdiği, insanın insan olduğu için  gök kuşağı  renkli sıçtığı bür ülke bulsak ne güzel olurdu değil mi? Herkesin her şeyi yiyip de t krank sıçmadığını bu ülkede  sabah gezevenk, akşam  kâhin, ikindi imam, kuşluk vakti sütçü olabilirdik!

Memlekette gül gibi insanlar çaydanlıklara milastik patlayıcı doldurup da güzel güzel  asker, polis öldürecekken engel olan  kaşistlere çok gıcık oluyorum!  Kaşistler insanı kaşımak isteyen  ayılardır. Oysa insanlar kolzetlerinin dibine kadar  ev yapımı tarçınlı  C4 dolduran  solak  primatlardır. Gülüşlerine ruhban olduğum    yerillalar  halay teperek  anamıza  danamıza sövmüyor mu? İşte o an ben memleketinin Pazar gelmiş dağlarında yele karşı yellenerek sıçan  fırça bıyıklı bir toraman gibi  seviniyorum!

Halbusam Kandıra mesela gül gibi Pört bölgesinde Pört böreğini, ter,  didik ve bok  bokuları yeşilliğinde  yiyerek  huzur bulabiliyorsunuz.
-          Esselamualeykum Rubeyba!
-          Ve aleykumesselam Ya Ammar!
-          Geröristle gene ortalığı germişler.
-          Ay bize ne geröristlerden Ya Ammar?  Dinimizde gerörizm var mı?
-          Yok da insan gene de şey oluyor yani… İki bağyan polisi  şey etmiş geröristler. Biri de hamile miymiş neymiş?
-          Elin hamile  kadınından sana ne Ya Amar!? Yoksa üstüme gül mü kokluyorsun? Bak tam da gözüm süresi ne güzel gidiyor, anaların göz kaşları sinmişken sana el âlemin kadınlarından falan ya?
-          Haklısın Rubeyba’m! Bir an onların  cinsan olmadığını unuttum. Halbusam insan olan bizdik.
-          Hah şöyle! Babama söyleyeyim de bize katar’da iki günlük otel ayarlasın. İmamı da şey ettik mi iki gün  helal helal şey ederiz.
-          Helal sana  Rubeyba’m!

-          Ay çok utandım Ya Ammar!


Tarkmayan, sarkmayan şarkılarla sizinleyiz okurlarımız.


29 Mayıs 2016 Pazar

Kırk Zambak


Bir moda korukçusu  vekillerin kıyafetleri üzerine yorum yapıyormuş, vekiller terlik terlik onu arıyorlarmış.

Bu konuyla bence GİT ilgilenmeli. GİT herkesin bildiği gibi gerek ülke içinde gerekse ülke dışında roket, havai fişek atışlarıyla ilgilenen, ülkenin en büyük  gayri makul yatırım ortaklığı. ( Açılımı:  Gayri İnemiyorum Troleybüsten)

Gerçi memleket sathında troleybüs kalmış değil ama  trollerin  otobüslerine “troleybüs” denmesi yönünde pilli güzellik kurulunda tavsiye kararı alınması bence isabetli olur.

Ha bir de ne diyecektim? 65 . Kabile, dümen oyu alarak görevine başlamış.  Her kabilenin bir  heddefi oluyor tabii. Bu kabile çok daha büyük hizmetler yapacakmış. Meselâ trafikte sağdan şerit değiştiren  lüks araç sahiplerinin öküzlüğündeki KDV’yi yükseltse çok süper olurdu yane!

Fasulyeyi ekmeksiz yemenin fevkalâde faydalı olduğunu da belirtmeden geçemeyeceğim. Bugün deodorant aradım hiç biri hoşuma gitmedi.   Zaten birinin kapağı kırıktı, başımı belâya sokmadan derhal raftaki yerine tıktım. Kürdanları, kebaplık, mangal ve çıraların yanında bulamadım, inanabiliyor musunuz? Ben de inanamadım zaten!

Bir de bizim Suudi çöllerinden gelmiş ünlü âşıklarımız son zamanlarda neler yaptı onu pek bir merak ettim.
-          Esselamualeykum Ya Rubeyba!
-          Ve aleykumesselam Ya Ammar!
-          Neler yaptın bakalım son zamanlarda?
-          Gergef işlettim, hayır yaptırdım, villa yaptırdım.
-          Gergefi neden “yaptırdın” da sen yapmadın?
-          Amaaan! Parayla deil mi yahu? Verdim fakiri birine üç kuruş meşgul etti beni…
-          İyi etmişsin gülgüleytül nurtüleylüm.
-          Allah razı olsun Ya Ammar!

Tarkmayan, sarkmayan şarkılarımızla yine sizlerleyiz!

27 Mayıs 2016 Cuma

Mozaik Bülbülleri


Macun Tırtılmış 65. Bocurgatın ihracat, efor ve çatılım bükümeti olacağını söyledi. Büklümlü bir bakışla gazetecileri süzen Tırtılmış, ülkemizin büker lige çıkarılacağını hatta  herkesi bükebileceğini söyledi.

Ekonomideki gaz değişiminin özellikle partili yellenmelerinden başlatılacağını da söyleyen Tırtılmış. “Şahsen ben tırsıyorum ama bu tırtmak için bir bahane sayılamaz. Daha az fasulye bizi daha az gaza getirecektir. İnşallah caiz kobisi ile bu işlerin ağzından girip burnundan çıkarak yalıtım bankacılığını en üst düzeylere çıkaracağız!” dedi.

Ekskavatör üreticileri birliği başkanı da olaya müdahil olarak  bir şeyler dedi ama ne dediğini kimse anlamadı. Bunun üzerine ekskavatör üreticileri birliği başkanı, “Kardeşim böyle de sivil toplum örgütü olmaz ki!” diyerek olayı protesto etti.

Posta pullarına uygulanacak sübvansiyon için düğmeye basıldı ama kaştakan yardımcısı  Tırltılmış yanlış düğmeye basıldığını resmi gazetede ilan etti.

Nusaybin’de ele geçirilen  külâhlı siviller, “ Daha fazla cephane almadığımız için çok pişmanız!” dediklerinden dolayı “  Etnik Pişmanlık Yasası” ile koyuverildiler, gitti.
-          Esselamualeykum ya Rubeyba!
-          Ve aleykumesselam Ya Ammar! Nerelerdeydin ne zamandır?
-          Ne zamandır?
-           Yani kaç gündür, diyorum ayol!
-          Haaa! Umredeydim!
-          Aaaa! Bensiz mi gittin umrelere Ya Ammar?
-          Ne yapayım Rubeyba’m? Mübarek peder-i rubrubun emir buyurdular.
-          Aaa! O zaman tamam! Demek seni şey etti?
-          Etti, etti. Çok iyi anlaşıyoruz artık biz.
-          Mübarek olsun Ya Ammar.  Çorba da yaptım
-          Ellerine sağlık Rubeyba’m!

ŞŞöyle tarkmayan , sarkmayan bir şeyler dinleyek mi?


26 Mayıs 2016 Perşembe

Duble Yolun Saksısı


Kaştakanımız yeni kol haritasının hazır olduğunu söyledi. Böylece Van’dan Lüleburgaz’a gidişlerde Adana otosolu kullanılabilecekmiş. Neden böyle bir güzergâh belirlendiğini soran  gazetecilere  kaşçatan: “ Duble  rakı içiyorsunuz da duble yoldan neden geçmiyorsunuz” diye cevap verdi.
Soruya cevap veren gazeteci “Anadan geçiliyor, yardan geçilmiyor, sayın kaştakanımız!” dedi.

Mahalle bakkalımız dükkâna baklava getirerek çorap satışlarındaki düşüşü  tedavi edeceğini beyan etti. Bu duruma gülen  tosbağaların üstüne saldıran Postman Ocakları  üyeleri “Kevin Bizim canımız feda olsun kanımız” diye slogan attı. Atılan sloganlardan başı yarılan bir emekli şikâyetçi oldu.

Şahsen ben de artık dirençli beş kilomu nasıl vereceğimi ciddi ciddi düşünüyorum. Beş kilonun “Biz buradan gitmeyiz!” tarzındaki inadı için BOKEPE ilçe  başkanlığına müracaat etmyi de düşünüyorum. Düşündükçe içim bir hoş oluyor.

İçim hoş olduğu için kaştakanımızın “ Ekonomi para değil. Ama bulursun karayı kaparsın parayı. Asıl ekonomi, üremedir,  karınıza sarılın ki silahınıza şey ettiğinizde   şey etmenin süreçleri  konusunda katkı sunan  zortlar gibi  zırt olmayın” dedi.
 Yabancı yatırımcılara hitaben ise “Vallahi billahi size yan bakmayacağız.  N’olur gelin kaptırım yapın.” Dedi.

-          Esselamualeykum Rubeyba’m!
-          Ve aleykumesselam Ya Ammar! Nerelerdeydin?
-          Kırac’a kadar çıkmıştım.
-          Kimleri gördün?
-          Melek oradaydı, Cebrail, Mikail, Erkan, İsmail  falan oradaydılar. Okey kurmuşlardı, ben de yanladım.
-          Demek Melek de oradaydı….
-          Ya Rubeyba’m onun güzelliği nedir ki seninkinin yanında ? Neden kıskandın böyle ey ruh-i lüblübeyi güllüteyini  guleybim a zevdane kovdere-i zortzortem.
-          Ay bana böyle yarı Pırtça  seslendiğinde içim bir tuhaf oluyor. Güreş öyle güzel yürüyordu ki  niye kesildi bilmem?
-          Boş ver bu siyasetleri  mırmırım.
-          Ay öyle deme Ammar, içim bir tuhaf oluyor.
-          İçini zerdeli pilâv yaparım senin.
-          Yap Ammar’ım, yap!
-          İyi bari… Ya Allah!



Tarkmayan, sarkmayan beyinler için "düzeyli" bir öneri... Dinleyiverin gari!

Helvalı Helva


“Kolunuz kolumuz, solunuz solumuz, konunuz konumuzdur sayın kaşkanımız!” diyen kaştakanımız bir ara  “hanımının” evden yolladığı helvayla şaşkınlığa uğradı. Hanımını telefonla arayan kaştakanımız.

“Yahu hanım! Kim  öldü de haberimiz olmadı?” diye sordu.
Koruma takımı derhal çevrede tertibat aldı. Hatta 10 km ötedeki Jandarma Asayiş Kolordu  Komutanlığının nizamiyesindeki er ve erbaşlar  tutuklanarak  arbedeye tam  teşebbüs suçlamasıyla  söz altına alındı. Bir daha yapmayacaklarına  söz verip asker falan da olmadıklarına yemin edince serbest bırakıldılar.

Üstlerindeki üniforma çıkarılıp silahlarına el kondu. Silahların  TOKEPE Çemçük Kollarına aktarıldığı ve oradan da KIŞİP mevzilerine yollanacağı söylendi.

Durumu haber alan BOKEKE militanları derhal kolordu komutanlığı önüne EYPli bir minibüs yollayarak halay çekeceklerini, TOKEPE  yetkililerinin barışa ve kardeşliğe verdikleri değer için minnettar olduklarını, foşik ordunun süslüman kardeşlerce  domokratik baskı altına alınmasının insanlık değerleri için ne kadar önemli olduğunu söyleyerek “ Karışa katkı verenlerin, barışa atkı da verdiklerini, barışın soğuk yaz gecelerinde artık ishal olmadığını” söylediler.

Saatimin kadra
nı yoktur yârin imanı. Aslında kadran bana göre o düz  yer olmamalı. Adı itibariyle daha ziyade bir kolu, kolçağı, ibreyi andıra kadranın neden bir zemin olarak adlandırıldığı bu gün bile bana meçhul. Yoksa… Yoksa… BOKEPE  istikrarına karşı olan  kapancı  güçler mi etkin?

Bilinmez ki…

25 Mayıs 2016 Çarşamba

Kumburgazlı Kaştakanoğulları Şeyliği


Tombalakoğulları Beyliği’nden Gerken Oğlan, Hamlet seyrederken yakalanmış. Taylandlı bir  genç kızla siz dize otururken o asil göbeğinin bazik ter kokusuyla sıvanmış  Malezya incilerini kızın göbeğine  yerleştirirken dumurhanenin Bilack Jackçisi  yancı Appelbock gözlerindeki hüzün bulutlarıyla bu genç müteşebbisin dehasına hayranlığını mühürledi.

Cin Ali  büyüdü , adam oldu, adamken  odun oldu, odunken kurudu. İnsanın bu aşktan yanası geliyor mirim! Aşkın o ikircikili pastasını mübarek göbeğini sallayarak yiyen kimdir ha? Ya da  elektrik faturalarına bir tombik teyze gibi gülümseyen o  pört leydi nereden gelir?

POTETE denel müdürünün gıdısına beş dolar basan o asalet kimde var?

“Bugüne bugün kaştakanım lan ben! Herkesin kaşından sorumluyum!”
“Ay bey ben uyuyamıyorum!”
“ Neden yahu?”
“ Yerimi mi yadırgadım nedir?”
“ Kaştakan lojmanındayız yahu! Neyini beğenemedin?”
“   Ben  Türkânla,  Belahatla, Zümbürceyle  gün yapmak istiyorum. Burada kiminle şey edeceğim. Hiç komşum yok.”
“ Yahu burada da GİT  müsteşarının yengesiyle şey edersin, fena mı?”
“ Ay o kek yapmayı bilir mi ki?”

Bu bir insanlık dramıdır. Düşünün ki Gerken hâlâ Hamlet’ten dolayı girdiği despresyondan Taylandlı kızların baldırlarıyla bile çıkamamış, kumburgazhanelerde  dolar fişlerini avcuna sığdıramamanın o eşsiz hüznüyle göbekten inci derlemeye uğraşmaktadır.

İşte  kazı kazanın trajedisi de budur!


Çoraplı Makarna

Ne zamandır yazmadık. Çoraplarım da kokuyor zaten.
Spor ayakkabıya olan tutkum yüzünden oluyor bütün bunlar. Kollektif bir öğrenci cüzdanından düşen o eşsiz  Küba purosu kaçınılmazlığı gibisin aşkım!

Hayat bu işte. Lahana kafalı bir  herifim yani anlayacağın canım , cicim, şekerim. O kadar uğraşıyorsun; iki tane şeker yedin diye kilo alıyorsun.

Şarabı  domates suyuyla karıştırırsan isahl olmaman için hiçbir sebep yok dostum . İtalyan işi makarnaları yoğurtla yediğinde var ya acayip iyi oluyor, biliyor musun? Etin kilosu olmuş bilmem kaç milyon ton senin burnunda  bir estetik bok var diye bn sızlanıyorum be yavrucuğum.

Boynuna bir atkı sarıp da  çökelekli  börekler yapınca  sana roman yazasım geliyor.


En iyisi çektirip git.