http://www.1v1y.com

31 Ocak 2013 Perşembe

Ben Neredeyim Mualla?


Şimdi…

Benim bu programdan şikâyetçiyim abi… İçinde “yazdır” diye bir seçenek var.  Basıyorum, basıyortum hiçbir şey olduğu yok.


Abi kimseye yazdıramayacaksak bu yazıları “yazdır” demenin ne anlamı var yahu? Halbusam bir tıkla şöyle  cillop kıvamında bir blog yazısı çıkartsak fena mı olur? Parasıyla değil mi kardeşim?

Ben diyorum ki sayın vekillerimize konuyu iletelim, örgötlü gücümüzü kullanarak yazılmış blog   yazısı temin edilmesi için diretelim! Bakarsınız seçimlerde kapımıza bir çuval blog yazısı bırakılır.


Ondan geçtim… Valla ya… Soluma sağıma baktım…  Öyle yani yoksa başka türlü değil yani… Kavşakta manyak sollama yapmanın manası yok… Manyağı sollarsanız sorun  yok… Belki de asıl sorun budur Mutbua… Sen öyle diyorsan  öyledir muhterem…


Geçen gün karot falına baktırdım, netice: 105682489 ama 10 üzerinden. Bende yükseklik korkusu var o bakımdan. Küsurat mühim değil. Hayat para üstünü bağışlayabildiğiniz  sürece Ercüment… Türkiye Ercümentler Federasyonu’ndan dayak yemeyek şimdi abi…


Bir mesajın peşinden gidip de bula bula partakal kabuğu bulmuş gibi oluyor musunuz siz de sevgili okurlarım? Canlarım benim? Partal partal bakıp da otobüs durağına… Arabalarında tek başlarına giden adamların aslında basbayağı yalnız olduklarını, şöyle kallavi bir öfke ve şizoid köfte arası ekmek viskozitesinde akıp gittiklerini hiç düşündünüz mü?

Ve neden bu kadar  ciddileştiğimi…


Bilim adamlarını göreve çağırıyorum ben ya… Kardeşim ne diye  böyle yazdınız beni ya? Ne güzel  yer gök muz bir memlekette yaşayıp gidiyordum ben ya… Burnuma falan da muz tıkıp gülüp eğleniyordum. Sonra oy verince neden maymunlar cehennemine düştük diye zayıflanıyorsunuz.


Diyet ekmeği, niyet  ekmeği artık hangisini  kabul ederseniz. Bak daha bir tane Katagonyaca bilen piyangocumuz yok, yazık değil mi bu zillete?


300 kelime sınırına yaklaştık sayın yolcular! Şimdi kemerlerinizi bağlayıp koltuğunuzu dikleştirip sırtınızı kamburlaştırıp ossurun… Görptlek  akış kokusundan seperatif bulgurlara baktığımızda   artık  zürk olmadığımız için çok tükrediyorum.


Beyninin kıvrımlarına bulgur kaçmış zoplitik kardeşlerim benim…  Neopolitik çağda ulaşıp ulaşabildiğin tek evrim halkası, halkalı şekerle uyuşturulmak. Sen şimdi çok rahatsız oldun de mi?

Tarkmayan, sarkmayan şarkılarımızla gene buradayız ciciannem! Apandiste, faranjite bire bir, plebisite ikiye iki, Yakacık'a son üç kişi...

MFÖ abilerden gelsin mi?


30 Ocak 2013 Çarşamba

Gizemli İstatistikler Banliyösü


İstatistiklere bu hafta da baktım, Rusya  Federasyonu’nda Türkiye’nin dört katı izleniyor bloğumuz, biliyor muydunuz?

“Rusyalı mısın kadifeli gelin çaydan mı geçtin?” demeyeyim de ne diyeyim? Yahu madem bu kadar seviyorsunuz reklâm neyin verin de yolumuzu bulalım, değil mi?
Meğersem Rus küstahbaratı okuyup okuyup sövüyormuş bize! “Ulan memleketlerini Denyograd yapana kadar imanımız gevredi,  bir milyon Ave maria ile ancak ahireti kurtardık bu herif de  milleti uyandırmaya çalışıyor!” diyorlarmış. Ahan da zıpçıktı merak: FSB’nin şapeli  falan var mıdır acaba?
  
Ben öğle ayinine gidiyom Feodor idare ediver…
Abdest aldın mı lan?
Abdest ne lan?
Doğru ya lan, biz Müslüman değildik…
 Bizim şef de geliyor mu lan öğlen ayinine biliyon mu?
Valla ben geçen aynı saftaydım, selamlaştık…
Süpermiş len darısı başımıza!

Ha! Yahu geçen Hz. Putin büyüğümüz “  Çehov’un da dediği gibi şöminenin üstündeki tüfek  mutlaka patlar!” dedi, bizim büyükler  öyle baktı, kaldı, “Ne diyor bu herif yahu? Çehov kim lan?” falan gibisinden bir nohut oda zokuruk battal krizine girdiler. Ağır geldi adamın dediği. Sen ne diye karıştırıyorsun  Çehov’u falan?

Biz Müslüman milletiz, öyle gâvurun zillerini okur muyuz beah? Sonra şömine neydi lan?   Şöbiyetin bir çeşidiydi  zaar? Tövbe tövbe yahu! Tüfek müfek dedi herif, tehdit mi etti la bizi… “Ananı da al git!”in Rusçası  neydi lan?”

Allah’tan misafir olduklarını unutmadılar da ortalık kan gölüne dönmedi.

El ele tutuşup hep beraber geğirelim? Gözlerim yeşerdi sayın seyirciler. Olayı gören valiler derhal ferman çıkarıyormuş : “ Çehov denen zibidinin kitaplarını  toplayın hemen… Neden haber vermiyorsunuz oğlum bunları? Şimdi başbakanın falan geçtiği yoldaki kitapçıların vitrininde falan maazallah görünse… Hep biz mi düşünelim bunları? Her şeyi devletten  beklemeyin hemşerim! Beklemeyin yahu! Ticani bekleme yapma sen! “ Yok be oğlum ne tüfek patlaması, zokuruğum o benim! Korktun mu lan? Ehü ehü ehü!

Tarkmayan sarkmayan şarkıların kanalı! Kanal ne ya? Blog bu blog!


Zokurmak Zor Zanaat


Çayı çok içince insanın midesi bozuluyor abi… Bağırsakları da düğümleniyor sanki…

Yani şimdi alengirli medikal ukalalık sendromuna girerek herkese akıl mı öğreteyim, bilmiyorum… Kalkışta tekerler kapanıyor ya onun gibi… Ne yersen ye midenden gitmiyor bu burulma hissi.  Bıyıklı bir  Kamerun millî futbolcusu gibi abi bir tekmeliyor ki mideni, alt üst oluyorsun.

Haberlere bakmıyorum ne zamandır… Bakıp ne yapacağım? Anamızı ne yapmamız gerektiğiyle ilgili  takkeli nasihatler mi dinleyeceğiz?  “Biz yetmiş iki millete bir gözle bakıyoruz, hepsine birden ana avrat sövüyoruz abicim.”

 Elhamdülillah tespihi  parmağa sarıp da herifin çenesine bi godum mu kelkevseri okuyamadan cortlar… Ben diyom ki bu kadar çay içerken kıçıma bir zokurmatik takayım, zokurdukça sayarız. Bence süper olur. Hatta ben diyorum ki acaba fasulye yesem; daha hızlı  döndürür mü? Bak aklıma ne geldi?

Zokuruk gücüyle dönen rulet! Nasıl fikir ama?

İçli, içten ve mide bulandırıcı av hikâyeleri antolojisinin bugünkü fasikülünde gene sizlerle beraberiz. Pencereyi açık bırakın ki sıcak bir yandan metan bir yandan havaya uçmayalım.  Çocuğuna “Yapma!” diyemeyen, derse  sidiklediği av sahasını kaybedeceğini sanan bir türe evrimleştik biz, anasını alıp bir türlü  gidemeyen büyüklerim benim…  “Aman ha ne kaparsa kârdır, kapsın çocuk…”

Öyle ya ayağında yedididas, kulağında  vaypot ( Reklâma girme ticari, bekleme yapma!) ne yapsa yeridir… Medeniyet böyle bir şey işte… “K’yı”,  kaf gibi okuyunca şeddeli tespih tanesi olacağını sanıp diz altı şort giydikten sonra hatunu çuvala sokan canım hemşerim benim!

Önümde rulokat duruyor ama yememem lâzım yoksa ben de kat kat olacağım, yakında…  Milleti KPSS’den fazla soğutup da başımızı derde sokmayalım şimdi. Sıksam bile 300 kelime çıkmayacak benden galiba abi, kusura bakmayın….

Rubeyba ile Ammar’ı ben de merak ediyorum.

Tarkmayan, sarkmayan şarkılarımızla buradayız babaanneciğim... Adam gibi bir şeyler dinleyip belki beyni de yenilersin diye bütün  çabamız vatandaş! Daş daş daş... Süper ekolu, ekose bir yayın bu!


25 Ocak 2013 Cuma

Güller Döktüm Yoluna!


Tırnağı dibinden yemişim nasıl acıyor anlatamam! Amanın! Tırnak makasını nereye attım, bilmiyorum. Halbuki güzel de bir makas aldıydım, mübarek, titanyum gibi şöyle delikanlı matlığında...


Molekül yapısı mı? O ne ya? Ben kelimeyi zor heceliyorum, anlatabiliyor muyum? Hepsi  bir araya gelince ortaya alengirli bir şey çıkıyor abi! MOLEKÜL! Oy oy oy!


Nereden geldik buraya ya? Ha onu diyordum... Diyor muydum ya hakikaten? Ama  yani, Atatürk Orman Çiftliği'nde ayakta ama mutlaka ayakta kokoreç yiyeceksin! Ayakta yemenin hikmeti şu: "Abi  aman ha kaçmasın!" tatlı telâşıyla şöyle kıpır kıpır, mırıl mırıl  bir şirinlikle tıkacaksın ağzına, olay bu! (Nereye kaçacaksa? kaçabilse zaten kokoreç olmazdı hayvancağız...)

Alın bunu verin kaneviçeye kafayı yesin zibidi!
 Derhal  Vekil-i  kelle-i suzannaamız...
 O ne lan?
Suzanna mı dedim? Çok pardon... Haremden kaçtı... Hay ağzıma...
Mühim değil, arada cellada uğra, selamımı söyle...
Biraz işim vardı ama sonra uğrasam ? Olmazsa e mail atarım ben ona?
Böyle olmayacak, sen kafanı uzat ben icabına kendim bakıcam...
Anaaaaam!
Gel gel... 
Yahu nerede bu Rubeyba ile Ammar, kardeşim, ne güzle meşgul ediyordu milleti....

O sırada ben   çiftlik kavşağındayım... Teybe Çankırılı Tangut koydum, bir yandan dinliyorum bir yandan satranç oynuyorum, tamam mı? Fil şöyle çaprazdan çaprazdan geliyor ama nasıl?! "Birader, hayvanat bahçesi az ileride!" dedim, tırıs tırıs döndü gitti.

Bugün de bir programın sonuna geldik sayın seyirciler.  Ama beşerli sayın sonradan sıkıntı oluyor, biliyon mu? Çüş  hacım, öptüm... Almanca öyle deniyordu değil mi? "Çüş!"

Tarkmayan, sarkmayan şarkıların adresi, gönüllerin efendisi, bülbüllerin cimcimesi, aşkın buluşma yeri, parkların en mutenası, otogazsız arabaların gaza geldiği muhteşem blog!


 

Yaslan Kral!


İstatistiklere baktım, çok anlıyormuş gibi...

Blog en çok nereden okunuyor, biliyor musunuz? Rusya'dan!

Rusya ile dış ticaret hacmimizin, iç hacmimize oranının kara köküne baktığımda,   dehşet içinde kalıyorum.  Bir an kendimi Omen'de  köprücük kemiğine gönder yiyen papaz gibi hissetim. O an içimde tuhaf bir bulgur pilavı yemek isteği hasıl oldu.  Şöyle ayran yanı, kadir ÇÖPDEMİR iştahında  aynalı Mahir, hızında bir exorcist  tutkusu kükredi içimde, Allah Allah! Hücuuum!

Olayın akabinde ben Putin Abi'me dedim ki: "Hocam artık bize bir güzellik yap... Bak bugüne bugün Çehov falan gibi bir milli takım  üyesi olduk. Şöyle  Volga kıyısında 2+1 bir daça hoş olurdu valla!"
Dedi: "Daça senin itin olur!"
Iığğğğk! Hayır abi, bu muhabbeti benim bile içim kaldırmaz.  Buram buram Kasımdaçalı koktu, öğğğrrrk!

Şizoid bir fantezi dünyası be bizimkisi yeğen... Alt algıların  dibinde bir yerlerde bir Gollum yatıyor. Herife bir de deve tüyü döşek verdik iyi mi? Belki imana gelir diye alçak herif! Hani deve sırtında  ayı avına çıkmış bedeviler gibi... Yalnız altta şişme simit var çaktırma...

Bugün yazamıyorum ama n'etçen yazarlık zor zanaat, illâ yazacaksın. Kanırta kanırta yazacaksın...

Sağa tükürsen dükkân sola  türkürsen yol! Kardeşime elin oğlu bisiklet yolu yapıyor, sen neden bir "tükürük yolu" yapamıyorsun? Yazık değil mi bu millete? Eline mi tükürsün?

Çayın kabızlık yaptığı söylenir... Ben içiyorum içiyorum, bir şey olmuyor. Bugün ciddiyet modundayım, düğme basılı kaldı galiba, ondan... O zaman pencere açık kalıyor, cereyan yapıyor. Ticani bekleme yapma! Kıracaksan kır! Bak ben kapattım gözlerimi, senin sevgi dolu sakallarını bekliyorum   zürtecim. Zürteci ne ya?

Al takke ver  külah yanlışlık olmasın, Noel Dede gibi kırmızı kırmızı dolaşmayasın hacım totoşu aliyeyi muazzamanla... Aman diyem!

Şaka maka bir yerlere vardı ya yazı. Neresi hacım bu? Benzinlik mi? Benzin mi içicez ya? Ha  desene çaylar şirketten diye... Ben bir gözleme alayım, geliyorum....

Tarkmayan sarkmayan şarkılarla gene beraberiz.  Linkin Park'tan sevdiğim şarkı, daha önce de yayınladıydık ama idare edin gari hacım....


24 Ocak 2013 Perşembe

Ticari Bana Diyorum!


Amcanın tansiyonu 22ye vurmuş.
 
Motor çekişten düşünce  iş bayat mayat meselesi haline gelir. Nöbetçi kebapçı arayalım hemmen!  Hemmenstrasseli misin sen abi? Tabii sormak lazım...

Emmimin oğlu musun? Vallahi bilmiyorum ondan sordum, yoksa ben de  Batıkent'e otuz civarı yazıyor, biliyorum. Egzostu düşmüş  taksi misali hüzünlüyüm bugün sevdiceğim! Senin aşkından kaşık çatlattım!  Yandım kaynanam!

Fırında tava  pişirin bence bu akşam yemeğinde. Yanına haburabastı,  onun yanına akerpare artık onun yanına bir  şey koymayın, buralar iki kişilik. İllâ "Vezirparmağı yapacam!" diyorsanız helâl süt emmese de olur ama mutlaka pastörize süt emmiş bir kargalı vezir bulun, derim.  Genelde biz vezirlerin cücük parmağını kullanıyoruz ama Kasımbaşılı hanedanına vezir dayanmıyor. Geçen baktım vezir-iş sendikası "Kelle güvencesi hakkımız, söke söke alırız!" diye nümayişe kalkmış...

  Hadişahımız efendimiz,sendika başkanlarının güzel  birer büstünü dikmiş sendika binalarının  önüne... Ben sanattan anlamam çok gerçekçiymiş, öyle diyorlar... Biyometrik falan olmuşlar. Gerçi kaideye oturtmak için kazığa çakmak icap etmiş, biraz yerler falan ıslanmış ama o kadar basur kadı  kızında da olur...

Ay inanmıyorum! Bugün inanılmayası ciddi konulara parmak  yasladık. Bunu niye yaptık ya?  Dişimiz yok da bit mi haşladık? Hah bak isteyince nasıl iğrençleşiyorsun, böyle devam et, bekleme yapma...  Bak hâlâ bakıyor ya! bekleme dedik ya birader! 
Tarkmayan, sarkmayan şarkılarımızı dinleyin ciciannem!

Silgiyle Burun Silinir mi?


Bir prizde iki fiş olur mu? Bilmiyorum, geçiniz.

 İstediğimiz geyikten başlayabiliyor muyduk?

Öpücüklü kredilerimiz hususunda, bizden bilgi alınız. Aldıktan sonra hepsini bitiriniz, arkanızdan ağlamasın. Arkanızdan ağlarsa çok kötü olur. Öyle kasım kasım kasılma sonra bir bakmışsın kış ortasında   donmuş  krizantem olmuşsun. Yani kanalizasyonla ilgili sordular geçen turistler, ben de  tinerciyi tarif ettim ( tekrara mı düştün sen bensiz?)  İnsanın içini kaldırıp dışını indiren o modern gülsuyu tasarımlı  Benjamin Abi'min ellerinden şapır şupur öptüm.

Ya sonra bir baktım arkamdan ağlıyor. Dedim "Seni de mi yemeden bıraktılar yarım?" Halbusam benim sadece saçlarım ağarıyordu. Tabi ağaran başka kıl nahiyeleri de var ama külli amirlerin bundan haberi yok! zaten bundan mütevellit  ben de zamir halinde dolaşıyorum, bakıp göremiyorsunuz, adımı da hatırlayan çıkmıyor!  Kasımpatılı  arkadaşlar geçen gün aradılar aman abi! Sahilden esen alkol buharından mıdır nedir durmadan bana bakıp "Bunlar var ya bunlar!" deyip durdular. hayır deyip durmadılar, durmadan dediler. Dedim "Kaç kişiyim lan ben? Yiyorsa teker teker görün!" diye, göremediler.

Bundan dolayı bir prizde kaç fiş oynar, bunun cevabının ilgili mercimekler tarafından mütedeyyinen verilmesini  tarz ve talep ediyorum...

Lâfı çok mu uzattık ne? Sakız ettik ya!

Rubeyba ile Ammar'ı özlüyorum nerededirler acaba? 
tarkmayan, sarkmayan şarkılarımız burada ciciannem!

Çocuklar bUgün Off!


Boş boş konuşup geyiğin dibine çapa atıyoruz abi. Konuşmak deyince  kelimeleri bir nevi bubble gum duyarlılığında ağzımıza alıp şöyle iki çevirip sonra tükürüyoruz, anladın mı çocuğum?

Yalnız yere tükürmemek lâzım, kuşlar ekmek sanıp yiyince gagaları yapışıyormuş, sonra açlıktan ölüyorlarmış... Zaten mesele bu değil mi ya? "Mesele" mi dedim ben? İğrencim ya! Ya Allah Bismillah, mazallah, maşallah falan!

Toplumsal içerikli eleştiri mevkiinden makine dairesine tenzili rütbe oldum ben, kırk üç buçuk derece ateşle yaktım kazanı, verdim gazı, verdim gazı!

USB2 girişten sonra 3'ü de çıktı mı acaba? Hayır filmin bir yerinde kız erkeği öpeceği sırada patronu onu öpüyor, o bakımdan... Kız sukut-u hayal âleminde tavşan kovalarken karşısına kutu yaısı çıkmasın mı? Pis zihniyetliler ondan bahsetmiyoruz! çikolatadan çıkan ayı bu dediğimiz!

Bir teknomarkete girince en çok çalmasını istediğim müzik sanat müziği benim... Şöyle yatışalım, sakinleşelim, kemik iliklerimiz ısınsın... sevgiye dostluğa açım ben, söyleyelim bir talimat verilsin, dönerciler kapansın! Belki bir kısmı tinercidir, belli mi olur?

Sen okuyabildin mi yazıyı? Yoksa dikkatin mi dağıldı ortasına gelemeden? Gülmüyorum ya ne gülüyorsun? Ben sana kuruyor muyum?

Rubeyba ile Ammar'ın bugün izni gelmiş, onu da alıp gitmişler... BUgün offum abi! yarın kısmetse stand bye! hep good olacak değil ya? Tövbe estağfurllah-ı mazallah-ı şahanet-ül küblübeyn!

 Tarkmayan sarkmayan şarkılarımızla sizinleyiz cici annem!