Şimdi bir yanlışlık bulup üzerine gitmek lâzım. Değil mi ama? Yani komiklik falan yapacaksan öyle olmalı , değil mi? Hani böyle bir hiciv kasrı falan yapabilmek için…
“Hıdiv Kasrı” mıydı yoksa o yahu? Hıdiv Kasrı sahi İstanbul’daydı, değil mi? Çankaya’da öyle bir yer duymadım ben. Gerçi şimdi Çankaya’dan yüksek Yıldız var… Canım örtülü, badem yaldızlı canım sonradan görme tıksırık zengini modernliğim benim, küfür küfür esiyor Çankaya sırtlarına… O kadar mı soğuk olur, abicim?
Epeydir dükkâna yeni mal koymadık… Elbette benim mallığım dururken dükkâna yeni mal koymanın ne gereği vardı? Memlekette mal kıtlığı çekiliyor desem…
Geçen gün bir sahafa gittim… Gerçi artık sahafla, Karayip Sokağı korsanları arasında pek de fark kalmadı ya… Tezgâhın başında kimse yok… Ara tara, saç sakal birbirine girmiş, beyzbol şapkalı manav kılıklı bir abim çıka geldi…Hayır manavı küçümsemiyorum, mevzu o değil! Kitap hırsızlığıyla ilgili bir şaka yapacak oldum, cebimdeki kitabı gösterip, çaldığımı ima etti.
Memlekette bu yüzden mal sıkıntısı yok canlarım, ciğerlerim. Birinin yüzüne utanmadan “hırsız” diyebilen kara kulplu mal beyanları artık bizim normalimiz. Mal değneği kara sakallı abim, benim ağzından iki kemle çıkaramayıp uğunurken bir de daha kendisinin, ne sattığını bilmediğini görünce cinlerim tepeme çıktı, çıktı ya ne fayda? Herif limonda satsa bir kitap da satsa bir!
Öküzler salonda yatmakla aileye katılmaz, e mi hububat beyinli milletim benim?! Dibe vurduğunu idrak edebilecek kadar beynin kalmış mıdır acaba? Tarkmıyoruz, tarkmayan şarkıcı dinliycen, kusura bakma e mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder