Ne zamandır bu blogda yoktuk. Yerler kayganlaşmış, her yer
yosun tutmuş. İçeride bir küf kokusu.
Oğlanı okula bıraktım, havalı gözlüklü bir abi, sakallarının
kiriyle ortalığı yıktı geçti peh peh peh!
Şaka maka dört yıl olmuş yazmamışız.
Eve bir temizlikçi ablamız geliyor sağ olsun. Her şeyi her
yere tıkarak evi öyle bir düzenliyor ki kendimizi kaybediyoruz. E mail şifresini unutmaktan beter yani, durum.
-
Esselamualeykum Rubeyba!
-
Vealeykumesselam Ambar!
-
Ammar Ammar! Ambar değil. Ne çabuk unuttun ya
seyyideti?
-
Unutur muyum Ammar? Unutmam ama tanzim satışları
kapattığından beri sen beni unuttun.
-
Unutmadım ya habibi. Katar’dan keçi getirdim,
ithalatın kotasına takıldım.
-
Keşke basket potasına takılsaydın.
-
Ohi ohi ohi! Ya Rubeyba sen nasıl mübarek bir
espriksin böyle. Gül gül öldüm.
-
Gül kokusu pek başkadır Ya Ammar. Huşeyba bin
Ruşeyba “Gül kokusu pellettendir.” Demiş.
-
Ne güzel demiş. Sen “pellet”deyince ben bir hoş
oldum.
-
Sus habibi ben de hoş oldum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder