http://www.1v1y.com

2 Şubat 2013 Cumartesi

Tişörtün Güzel Olmuş


Kafam bir milyon abiler…
Eski parayla bir milyoncudan bir kafa buldum ama onunla ilgisi yok. Yani aslında benim kafanın çok fazla gideri yok. İki omuz arasında hatırı sayılır bir anatomik çıkıntı yapıyor ama o kadar yani…

Az evvel bir teknomarketten HDMI kablosu aldım. Adı bile muazzam abi! İnsan poşetinde bir HDMI kablosuyla yürürken kendini oramiral gibi hissediyor. Şöyle “Dünyanın bütün navigasyon cihazları  birleşin annem!” diye bağırasım gelmediyse ne olayım. OSTİM’den kaptırmış geliyor baktım Keçiören dolmuşu…

Bir kablo insanın hayatını nasıl etkiler bey abiciğim?  Ha söylemeyi unuttum: Sonra çok ucuza tasarruf ampulü buldum. Ampulü bulmak mesele değildi, demeyeceğim, bana ampulü gösterecek bir görevlinin kendiliğinden  çıkıp gelmesi inanılmaz bir hobbit hikâyesi gibiydi. Nasıl gözlerim doldu, anlatamam… Sümüğüm akasıydı o derece yani… Ama   o üzüntü verici sürecin içinde olmanın derin süzüntüsüyle millete müracaat ederek  yakama yapışmış sülükleri bir bir temizledim.

Ve fakat, “acziyetmin” cevizli bağından  domates almak fırsatçılığı içinde olan bazı art niyetliler  corkenezik fittiroterapi simülasyon programına hack yapmışlar. Ben “Abi heyecan yapmayın!” dedim ama  dinleyen kim?

Bunlar da  hep arzu etmediğimiz bir neticeye vesile oldu. Kabız oldum.  “Türkiye Vesilelerini Koruma ve Hafizelerle Dayanışma Derneği”  gibi sivilce koptum  görgütleri  konuya protestan yaklaştı. Ben amish kardeşlerimizle mormon biradelere  konuyu ilettim. “Abi konu bizimle ilgili değil, sen elektronikçiler çarşısına gideceksin, Rüzgârlı’ya” dediler. Yani ben niye “vesile” demişim de “Melahat”  dememişim? Çok yamlış anlaşıldım, çok! Ağlaya ağlaya geberdim.

Halbusam bütün isteğim halkımızla kabak tatlısı yiyerek domokratik bir dolma pişirebişmekti. Dolayısıyla  artık ben diyorum ki televizyonlarımızda “vesile” kelimesini kullanarak memleketin  vesilelerine ayrımcılık yapmak devri artık bitmiştir. Bundan sonra artık hiç kimse  hiçbir şeye vesile olmayacaktır! Çok şükür, hamd olsun artık  teğet şöyle bir dokunup geçmiştir bize… Alışkanlık yapmasın, yani dokundurup dokundurup şettirirse şey olur…

 Ben kabızlığı gidermek için HDMI kablosunu kulağıma takayım bir dedim, meğer tamamen yanlış bir egzistansiyalist sürümmüş benimkisi…

Hazırlanalım anca gideriz hacı abi… Oturacak yer kalmıyor arka beşlide. Hayır büyük beden pantol aldım… Bizim minderler büyüyecek nasılsa.. Bir de paçamız şöyle yelken gibi şişer, küfür küfür ohhh  eser…

2 yorum: