Zilliyetçiliğin
her markası ayakkabımın altında… Zilliyetçilik diyorum! Yani zillerin
çıngıraklı olup olmadıkları gibi konular benim için çok önemli.
Çünkü
zillerin kanarya kıçından mı yoksa i phone çıngırağından mı yapıldığı
noktasında, asla çam dalından zöt cebinde
bıngırdayan fışkırtıcaların gayretleri içinde olanların sıçında
olmayacağız!
Ağzımız
bozuldu, sayın keyifçiler! Ağzımızın fabrika ayarlarını kaybettik hükümsüzdür.
Sakal
boyumu her gün cetvel-i mukaddes ile ölçüyorum. İcazet-i nuraniyenin göstergeleri genellikle yeşil kalıyor.
Dolayısıyla
bizden önce toplumun değerlerine yabancı, zakoben, takoben ve naçocu bir takım
Meksikalı çapulcu lahikası suretinden sürünen tertibat içinde olanların
bütün çabaları artık bitmiştir.
Çok
ciddiyim bugün gene tiksinç derecede… Mide bulandırıcı bir didaktizm içindeyim.
Bunun sebebi de vazgeçemediğim bir dikkatizm içindeyim. Hep
bir şeyin içinde olan hıyaroğullarının dökermatiklerini şıkırdatasım geliyor.
-
Ya
Ammar!
-
Söyle Rubeyba’m!
-
Ay
ben gene çok caizim geldi.
-
Nasıl canım? Naneli mi vişneli
mi?
-
Ay
ne biliiim Ammar, neli gelsin anlamadım…
-
Forsaleye bakalım orada yazıyor
mu?
-
Ay
Ammar böyle İngilizce konuştuğunda içim bir tuhaf oluyor… İçimde
bıgrcıklı şualar şeyoluyor…
-
Ah ben ne zaman içini göreceğim
Rubeyba’m?
-
Sus!
Edepsiz! Hihihi! Babam önce nihaleyi alsın da hele bir…
-
Alsın Rubeyba’m… Peder-i
muhtereminin nihalesine kurban olurum ben!
Tarkmayan, sarkmayan şarkılala sizinleyiz hacıannem!
Tarkmayan, sarkmayan şarkılala sizinleyiz hacıannem!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder