http://www.1v1y.com

25 Ocak 2013 Cuma

Güller Döktüm Yoluna!


Tırnağı dibinden yemişim nasıl acıyor anlatamam! Amanın! Tırnak makasını nereye attım, bilmiyorum. Halbuki güzel de bir makas aldıydım, mübarek, titanyum gibi şöyle delikanlı matlığında...


Molekül yapısı mı? O ne ya? Ben kelimeyi zor heceliyorum, anlatabiliyor muyum? Hepsi  bir araya gelince ortaya alengirli bir şey çıkıyor abi! MOLEKÜL! Oy oy oy!


Nereden geldik buraya ya? Ha onu diyordum... Diyor muydum ya hakikaten? Ama  yani, Atatürk Orman Çiftliği'nde ayakta ama mutlaka ayakta kokoreç yiyeceksin! Ayakta yemenin hikmeti şu: "Abi  aman ha kaçmasın!" tatlı telâşıyla şöyle kıpır kıpır, mırıl mırıl  bir şirinlikle tıkacaksın ağzına, olay bu! (Nereye kaçacaksa? kaçabilse zaten kokoreç olmazdı hayvancağız...)

Alın bunu verin kaneviçeye kafayı yesin zibidi!
 Derhal  Vekil-i  kelle-i suzannaamız...
 O ne lan?
Suzanna mı dedim? Çok pardon... Haremden kaçtı... Hay ağzıma...
Mühim değil, arada cellada uğra, selamımı söyle...
Biraz işim vardı ama sonra uğrasam ? Olmazsa e mail atarım ben ona?
Böyle olmayacak, sen kafanı uzat ben icabına kendim bakıcam...
Anaaaaam!
Gel gel... 
Yahu nerede bu Rubeyba ile Ammar, kardeşim, ne güzle meşgul ediyordu milleti....

O sırada ben   çiftlik kavşağındayım... Teybe Çankırılı Tangut koydum, bir yandan dinliyorum bir yandan satranç oynuyorum, tamam mı? Fil şöyle çaprazdan çaprazdan geliyor ama nasıl?! "Birader, hayvanat bahçesi az ileride!" dedim, tırıs tırıs döndü gitti.

Bugün de bir programın sonuna geldik sayın seyirciler.  Ama beşerli sayın sonradan sıkıntı oluyor, biliyon mu? Çüş  hacım, öptüm... Almanca öyle deniyordu değil mi? "Çüş!"

Tarkmayan, sarkmayan şarkıların adresi, gönüllerin efendisi, bülbüllerin cimcimesi, aşkın buluşma yeri, parkların en mutenası, otogazsız arabaların gaza geldiği muhteşem blog!


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder