Mercimek alayım dedim, demez
olaydım. Çünkü aslında nohut alacaktım. Ama mercimek çorbasıyla nohutlu pilâv
arasında kaldım.
Mercimeğimiz Kanada’dan
geliyormuş. Yahu misafir hayvan! Nasıl yiyelim
şimdi bunu? Aslında onu alıp gezdirmek falan lazım ama bu günlerde cepte para yok. Cepte para
olmayınca insan rahat oluyor.
Nasıl rahat oluyor? Yahu böyle
insan sanki bir “hafifliyor”! Kapitalist
düzenin menivelaist jargonundan gelen o yoğun tüketim kompleksini sanki
yaşanmışlıkların verdiği o engin deneyimlerle şıp diye aşıyorsunuz.
Aslında mercimek de nohut da
beyin açar. Ama fazla açmasınlar diye yanına pilav yapılıyor misal.
Kafa dediğin nedir ki? Omuzların
üstünde bir fazlalık! Bazısı bana “kafasız” diye hakaret ediyor. Ulan sanki
sende var da ne işe yarıyor? Sanırsın Allah’ın günü atomu parçalıyor.
Aslında atom dediğin nedir ki? Biz her gün kahvede
neler parçalamıyoruz ki?
Misal… Bizim dahi Kadir bir gün: “Ne
demeğe öyle sap gibi dikiliyorsunuz lan?” diye sordu. Gene bir 10 Kasımdı galiba…
Yaklaşık bir dakika cevap
vermeyince alındı, seninki.
“ Beni adamdan saymıyor musunuz
lan?” diye sorunca: “ Sen hele öl de
bakalım senin içinde bir dakika sap gibi dikiliyor muyuz be Kadir!” dedik,
mosmor oldu. Ha bir de millet buna bir tarafıyla gülüyor, deli meli sanıyor
da bizimkisi dondurmacıoğulları
imparatorluğunun padişahı olduğu günden beri fesle dolaşıyor.
Manyak bir değil ki birader!
-
Esselamualeykum Rubeyba!
-
Ve aleykumesselam Ya Ammar!
-
Günün nasıl geçiyor gulguleytül bülbüleyl-i
mücverim?
-
Ay nasıl geçsin habibim? Yolda gidiyorum, bir de
ne göreyim her yerde sirenler falan! Dedim herhalde tavan karpuzu var!
-
Tavan karpuzu ne rubrubetül nurgüleylim?
-
Ay Amma! Konuşma öyle Arapça ya! Çok seksi
oluyorsun…
-
Amannn Rubeyba! Öyle şeyler söyleme! İçim bir
hoş oluyor. Ama merak ettim yahu “tavan karpuzu “ ne? Canın tavan karpuzu aş erdiyse söyle evin
tavanını karpuzlarla kaplayayım!
-
Ay öyle değil, çılgın şey! Hani böyle tavandan
bir şeyler düşer ya. Bomba falan gibi..
-
Haaa! “Hava
taaruzu” olmasın o?
-
Bak gene yaptın!
-
Ne yaptım?
-
Arapça bir şeyler dedin…
-
Sen iste seni Arapçayla tartayım Rubeyba’m!
-
Oh Ya Ammar! Nasıl yaramaz bir şeysin sen öyle?
Hihihihihi!
Biraz da tarkmayan, sarkmayan şarkılar falan dinlemeğe ne dersiniz?
Biraz da tarkmayan, sarkmayan şarkılar falan dinlemeğe ne dersiniz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder