Nal kadar ( yani aslında midilli
nalı kadar) taşınr belleğim var. “ Madem
taşınır, ne diye taşımıyorsun?” diye
soran ilk müşterimize öpücük! ( İnşallah sakallı biri denk gelmez…)
Bugün aklıma iki espri geldi:
İlkini arz ediyorum:
Ortopedi uzmanı arkadaşım: “Bundan
sonra sana merdiven yasak!” dedi ama ben
ona “Yürüyen merdiven de yasak mı?” diye
sormayı unuttum.
İkincisini arz ediyorum:
Oğlanı beklemek için bildiğim
kafeye gidiyorum, yolsa merdivene rastladım.
“ Hayırdır? Avameden
ayrılmışsın..” dedim o da
“ Hep aynı yerde yürümekten
bıktım!” dedi.
Atıştırmalıklara dikkat etmek
lâzım. Bombayı da atıyorsun, patlıyor. Nereye, ne attığını bilmiyorsan dikkatli
olacaksın.
Kapalı yerde sigara içen ağabeylerin
hayvanlık yüzdesi, evrim biyologları tarafından bence araştırılmalı. Sigara
içmenin hangi hayvan türünün devamına yardım ettiğini merak ettiğim için acaba
ben bir foşik miyim? Eh yarma Türkçeli boktan seçmeli kenar mahalle jargonu
bizi çağırıyor dostum! Yeah!
Şu anda kafenin katlanır tavanını
açtılar da içeride sigaradan nasıl
boğulduğumuzu nihayet anladık. Kızıyorum
ama bunlara! Kardeşim adam bizi kanser etmek için o kadar çekiyor! Azıcık emeğe
saygınız olsun! Dea mi?
Neyse … Şimcik… Mudi Garibistan’ın
en sevilen çiftine geri dönelim mi? Oh yeah!
-
Esselamu aleykum ya Rubeyba!
-
Ve aleykumesselam Ya Ammar!
-
Bugün immaın yanına gittim.
-
Niye imamın yanına gittin ki? Parasını verseydin, o sana gelseydi?
-
Cemaatle namaz kılalım diye gittim.
-
Canım, parasını vereydin, cemaat sana geleydi!
-
Aaaa! Doğru söylüyorsun ruhubeytül gulcebüteytül
zevacem!
-
Ay gene ne güzel dedin Ya Ammar! Senin şu
Arapçan ruhumu ttiretiyor, biliyor musun?
-
Vallaha mı?
-
Vallaha!
tarkmayan, sarkmayan şarkılar dizisine devam ediyoruz.
tarkmayan, sarkmayan şarkılar dizisine devam ediyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder