Sözüm dinlenmesin diye her gün (hemen
hemen) traş olurum.
Ki traş mühim mevzuudur. Traş
olmazsan; traş geçemezsin hemşerim.
Panfilyalı gazetecilerin
araştırmasına göre her üç tuvalet kâğıdından biri, üzerindeki desenleri
okunduktan sonra kullanılıyormuş. Ben de yalancının yalancısıyım yani! Ama meselâ bizde gazeteler bile o iş için
kullanılır!
Yani biz okumayı o kadar seven
bir toplumuz ki dubur-u şahanemiz olaylardan bihaber kalmasın diye tarafsız davranmak içün devamlı bir tarafımızı yırtıyoruz.
Kanaatim o ki bu kâğıtlar daha
sonra her türlü çarpıcı ve tokatlayıcı haber için tekrar Pensilvanyalı amele
takımınca geri dönüştürülüp bi moka benzetiliyor.
-
Ya Ammar!
-
Söyle
nur-u gülgület-ül bülbüleynim, Ümmüdüveyda’m!
-
Bu gene polipiptik mi yaptı?
-
Ne
haddine? Yapamaz! Yaptırmayız!
-
Kahramanım benim Ammar… Biliyor musun benim
bir nedimem var…
-
Gerçekten?
-
Gerçek
ya, hem de çok güzel…
-
Aman ne
iyi Allah sahibine bağışlasın…
-
Diyordum ki şöyle bir hesaplı hocaefendi bulsak
da…
-
Sen iste
Doğu kıyısının bütün hocaaefendilerini satın alayım Ümmüdüveyda’m!
-
Ya Ammar başımı döndürüyorsun, ne şeksi seysin!
Şu benim nedime var ya… Çok tatlı kızdır. Ne dersin? Hocaefendi ikimizi birden sana yazsa?
-
Aman! Ne
diyorsun nur-ül gülgülüteyn-ül gluteinim! Gurk!
-
Peşin parayı görünce ağzın nasıl sulandı di mi?
Ammmmaarrrr! Kahramanım benim!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder