Sulandım, çok sululuk edesim
geliyor. Yani bademcik ahlakına uymayan bir yapım var… Kaçak yapı gibiyim ben.
Ruhsatım falan yok. Gulemaya da sormadılar beni, ne yapacağız, bilmem…
Kafama kırmızı toka taksam ne
olur ki? Canım insancıl bir heteropteriks bir
solokovski olmak istedi. Hiçbir şey düşünmene gerek yok…
Bugün gene ciddiyet var üzerimde!
Hasta mıyım neyim ben? Herhalde… Yoksa normalde düşünmekle falan işim olmaz. Ekmeğin köşesini severim.
Gerçi bir ekmekte kaç köşe olabilir ki değil mi? Yoksa burnu muydu o? Ekmek,
adam değil ki canım, nereden burnu
olsun? Burnu olanlar da var ama onlara da benim adam diyesim gelmiyor. Ay ne
didaktik oldum bugün ben? Yazmasa mıydım ne?
Çay demlesem mi ne? Kalkıp bir
çay demleyeyim ben… Yazın kafamın içinden kum çıkıyordu biliyor musunuz?
-
Ya Ammar! Bu bugün polikoptik yapmadı mı?
-
Şaşılası ama yapmadı nurbüleytül belbeleymim…
-
Hasta mı dersin?
-
O zaten hasta nur-ül şekerparem!
-
Yazııık!
-
Ne yazığı? Fasık fasık!
-
Fıtık mı olmuş? Bizim cümbür cemaatin hastanesi
var, oraya bir götürsek mi sevabına?
-
Ne yufka yüreklisin nur-ül lisaynetül cezbem…
-
De mi? Öyleyim,
de mi?
-
Öylesin yavrummmm…