Karnım şişti … Misafirliğe gittik
kötü ettik. Ha babam yüklendim böreğe… Görgüsüzlük açlıktan da beter…
Neyse… Bizim oğlanın kakası yedi
mahalleden koktu. Allah’tan elektrik kesilmedi. Yani elektrik yokken kokular
daha beter oluyor. Desem başım ağrımaz
çünkü saçımı kuruttum.
Altınla dolar düşüyormuş. İnsanın
içi kan ağlıyor. Biri bana parmak sallarsa ne yaparım diye ödüm kopuyor. Çocuğa
Fransız yerine Kolombiyalı mürebbiye tutalım dedik. Ana caddenin ortasından
dere aktığı için ulaşım zor ama olsun…
Saçımın kepeği gene azdı. Elli
defa da dedim. “Kırkından sonra azanı teneşir paklar!” diye dinlemedi. Zamane
kepekleri pek bi arsız.
Kafam kırık değil yeterince.
Kafayı kırmak kahramanların işi… O kahramanlık da benim kredi kartımın
limitinin yeteceği şey değil. Neredesin be Zagor abi?!
Hiç üç yüz kelime falan yazamam
şimdi… Ciddiyet yapıştı kaldı üstüme… Amaaan aman! Sümük gibisin ama şeffaf ve ince…
Sarkmayan Tarkmayan şarkıalrımızla gene sizinleyiz ablalarım abilerim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder