Dün kuruyan sabun artıklarının moral bozucu etkisinden bahsetmiştik.
Bugün geğirtinin toplumsal dinamitleri üzerine konuşacağız. Vakt-i zamanın hayr-ül nesebince nefs-i emarenin peşinden giden, hayr- hasenatın kanadından bir tüy koparmak için didinen… Ne diyorum ben ya? Geğirmek iyi bir şeydir. Ağlaya ağlaya bir olursun yahu! Kolay mı?
Kıymalı pidenin geğirtisi ayrıdır, lahmacunun ayrı! Metreyle satılan pideler itibar etmeyiniz, hep kandırmacadır. Eni ip kadar olup dişinizin arasına bilem kaçabilir!
Geğirirken gümüş yüzüklü elle ağzı örtmek iyidir… Gümüş ağızdan çıkan azotlu gazla hafifçe kararır, böylece uzatılmış sakalla beraber daha bir erkeksi hava verir insana… Bu esnada karanfil çiğnemek fevkalâde önemlidir.
Kuzey Kore’de geğirenlere “Çok yaşa “ denirmiş. Desem kim inanır? Dişlerin arasında maydanozların o kaliteli sedatif etkisi! Sormayınız ki hiçbir yerde bulunmaz bu nane ferahlığı. Maydanoz nanenin işgüzar hali ne de olsa.. Yoksa arada fazla bir evrimsel fark yok. Bonzaimin dumanı, yoktur yarin imanı!
Elinizi yıkarken sabunu tırnaklarsanız, tırnak içindeki birikmiş kirleri çok iyi temizlersiniz. Bunu lavaboyu tıkayan sabun artıklarını mıncıklayarak da yapabilirsiniz. Benden söylemesi… Tarkmayan sarkmayan, genizden gelmeyen şarkılarla gene beraberiz. Ahan da size baba gibi bir MFÖ şarkısı…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder