Mursi de Mursi Mursi de Mursi…
Yattım , kalktım Mursi… Ohhh
ayılana gazoz, bayılana limon!
Çarşafımın ucu kare…
Ama ucu sadece… Gerisi ekose annem, çok süper.
Ucuyla küselman kardeşlere göz kırpıyom, bucağıyla Pakporti deterjanlarına.
Reklâmda renkli, çiçekli çarşaf güzel oluyor.
Şahsen ben politik esprilerin
daha en başından bayat doğduklarını düşünüyorum. Zira… Hani nasıl derler?
Kızgın sulardan serin kumlara
atlayıp da beynimizin mıncık salatası olduğu o güzel tropik oteller vardır ya…
İşte o otellerde bir animasoynun tam göbeğine işemiş gibi oluyorsunuz.
Nasıl bir rahatlama anlatamam… Raharetlenme denen şey
bu galiba değil mi?
Düşünsene, kara çarşafı içinde
bir manken Antonio Bellorgarm rujuyla şöyle caz caiz gülümserken sana, o çarşaf
bedenine dolanıyor da dolanıyor. Kirpikler üç buçuk metre…
Ve sana o ana kadar giydiğin en
güzel çarşafın o olduğunu söylüyor, fısıldayarak. Aslında sesini kısacaklar ama
o zaman ürünün ne olduğunu anlayamıyorsun.
Düşünsene meselâ aslında pis su
borusu reklâmı yapıyormuş hatun ablam…
“ Bunca yıllık çarşafım var,, böyle pis su borusu görmedim! Fet-bo! Sizin
caiz borunuz! Çişeyin, gerisini düşünmeyin. Haşamatlı modelleri de var…”
“Sizi eşiniz bile tanıyamasın mı istiyorsunuz? Bize gelin… Çarşafta
asırlık kalite… Tali-çar! Katarca’nın en güzeliyle…”
İşi gücü bırakıp reklâmcı mı
olsam ne?
Abi iki gündür burnum akıyor.
Bütün denizi mi yuttum ben ? İyi kötü kafada bir ağırlık yapıyordu.
Rübeyba ile Ammar Dubai’de dübeş
atıyormuş. Kıllık izinlerine çıkmışlar. Dönecekler annem, merak etmeyin.
Tarkmayan sarkmayan şarkılarla gene beraberiz annem...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder