http://www.1v1y.com

29 Kasım 2011 Salı

Sümüksü Duygulanmalar


Sümüğümü koluma siliyorum, acayip güzel oluyor. Yani onun sarı tonu falan  muhteşem ya!

Balgamdan o kadar hoşlanmıyorum ya… Kaldırımlar  tüküren ayılara o yüzden sinirim! Yoksa  elbette memlekette ayılık serbest olmalı…

Ama yani sümük daha asil… Böyle daha nezih bir  şey… Sümüğü silerken insanların kullandıkları şeylere baksana…

Bir de sümüğün silinme şekillerine… Mendil daima sümüğü örter ve asla  ağlarken burnunu silen bir kadının aslında sümüğünü sildiğini düşünmeyiz. Aksine mendili ipek ve hele dantelliyse remen kraliçe muamelesi görür…

Sümük-ü âlilerinizi bahçemize  şettirmez miydiniz  haşmetlim?”

“E madem o kadar istediniz ahan da şettiriyorum… Hıınk!”

Sümük ne kadar şehirliyse balgam o kadar dağlıdır. Ben dağları, bir Akdeniz kıyısında, bir Barış  Manço şarkılarında, bir de… Ne bileyim işte sınırlı bir sevme haddim var benim… Bir nevi eski “Dodge” kamyonetler gibi yani…

Sahi “Dodge” hâlâ araba üretiyor mu ya? General Motors battıydı, yerine acaba “Colonel Motors” yapılmış mıdır? Kötü espriler yarışmasında çift sarılı yumurta kazandınız, şükredin ki kafanıza değil, tavanıza kırıyorlar. Hoba!  Gerçi kafamla tava rasındaki fark ne bilmiyorum ama tavaya kırılanı yiyebiliyorum! Oleeey! Farkındalıklar serimizde play offa katılmaya hak kazandım. Ama beim maçlra seyirci gelmezse… Ben olamam ki… Olmalı mı olmamalı mı? Olduğu yerden kopsun be abi!

Sam Elliot’ın bir ilmini gördüm DVDcide… Ağğ ağğğ ağğ! Alarm! Hangi DVDci bu? Karayip DVDcisi abi! Bir tavada midye yapıyor, var ya, yemezsen kesin kitabını yazarsın!

Bugünkü geyiğimizin onuna gelmedik aslında ama… Bitince sonu oluyor değil mi? Bu da bir paradoks abi…  Nasıl üzgünüm ben ya! Kapadokyal paradokslara düşesin e mi Hıfız! Hıfzı kim ya?

 Sapıtmadan kes!”

“Yes sir!”


Nikel sırtlı abilerime bütün saygılarımla...

2 yorum: